atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Savunduğumuz Aleviliğin Hayatta Karşılığı Var ?

Alevi inanç ve toplumsal varlığının devam etmesi ve gelişmesi için, insanlık ve inançlar var olduğu sürece yaşaması için çabalıyor ve hizmet etmeye çalışıyorum.

Alevilerin ve Aleviliğin yaşaması, gelişmesi için en uygun yöntem; en başta Aleviliği savunan birisinin yaşamasıdır -veya yaşamaya çalışmasıdır-.

Eğer anlattığımız, savunduğumuz Aleviliği yaşamıyorsak, yaşama çabası göstermiyorsak; bu durumda ne kadar süslü sözler söylemiş olursak olalım, söylediklerimiz havada kalır.

Benim inandığım ve yaşamaya çalıştığım geleneksel Aleviliktir.

Yani yüzlerce yıldır yaşanılan/yaşatılan, kurum ve erkânları oturmuş, sorulara cevapları ve sorunlara çözüm önerileri yerli yerinde olan, ibadet ve ritüelleri sağlam zemine dayanan bir Aleviliktir.

Bu inandığım ve yaşadığım Aleviliğimi gücümün yettiğince ilgili herkese -sadece Alevi olanlara değil- anlatmaya çabalıyorum.

Onun için Aleviler ve Alevilik ilgili temel bilgileri içeren kitabımı şu ana kadar çeşitli dillere çevirdim ve imkânlarım ölçüsünce tüm dünya dillerine de çevirmeye devam edeceğim.

İnanıyorum ki Alevilik Hakk inancıdır, hakikatin yoludur.

Hakk inancı ve hakikat yolu olan Aleviliğinde bütün insanlıkla buluşması, insanlığın Aleviliğin inançsal ve kültürel değerlerinden haberdar olması ve hatta nasiplenmesi gerekiyor.

Bu anlayış ve motivasyonla inancımı yaşıyor, tanıtıyor, anlatıyorum.

Son yıllarda daha yoğunluklu olmak üzere yıllardır sayısız panel, seminer ve hafta sonlarını kapsayan eğitim çalışmalarında bulundum, başta gençlik olmak üzere ilgili herkesle bilgilerimi paylaştım.

En son yapmış olduğum bir seminerde yine dilimin döndüğünce inancımızı aile içerisinde nasıl yaşayabileceğimizi, çocuklarımıza neler anlatabileceğimizi, inancımızın ibadet ve erkânlarının ne manaya geldiğini, inancımızın varoluş ile alakalı sorulara ne gibi cevaplar vermeye çalıştığını geleneksel Alevilik bakış açısıyla paylaştım.

Seminerimi bitirince beni davet eden kurumdan yönetici konumunda olan bir can bir şeyler söylemek istediğini dile getirdi.

Ve kendince başladı söylediklerimi çürütmeye.

Aleviliğin geçmişinin 1400 yıl olmadığını, 12 bin yıllık bir tarihe sahip olduğumuzu, Luviler ve Hititler gibi medeniyetlerden geldiğimizi, Şamanizm ve Zerdüştlük ile harmanladığımızı ve daha yığınla sosyal medyada ne kadar çarpık, geçersiz, temelsiz bilgi varsa boca etmeye.

O yönetici can böyle konuşmaya ve ne kadar bilgili olduğunu kanıtlamaya ve benim söylediklerimin ne kadar basit ve sıradan bilgiler olduğunu kendince dile getirmeye devam ettikçe dinleyenlerden bir huzursuzluk oldu.

40 yaşlarında bir abla söylenenlere daha fazla dayanamayarak konuşan yönetici canın sözünü kesti ve ismi ile hitap ederek: “Farz edelim dediklerin doğru, 1400 yıl değil de 12 bin yıllık tarihimiz var.

Bu benim ne işime yarayacak?

Ben iki çocuk annesiyim.

Çocuklarım ergenliğe girmek üzereler ve inanç ile alakalı inanılmaz soruları, ilgileri var.

Ben şimdi çocuklarıma Hititlerin, Luvilerin, 12 bin yıl önceki Göbeklitepe’nin nesini anlatayım?

Remzi can bize somut, uygulayabileceğimiz bilgiler verdi.

Perşembe günü delili uyandırmamızı ve delilin ne anlama geldiğini dile getirdi.

Bayramları ve diğer erkânları anlattı ve bunların nasıl oluştuğunu, neye karşılık geldiğini en anlaşılır şekilde izah etti.

Aleviliğin Hakk inancı ve hakikat yolu olduğunu ve Aleviliğe göre neden bu dünyada yaşadığımızı, nereye gideceğimizi, neden ibadet ettiğimizi ve ibadetimizin özünün ne manaya geldiğini anlattı.

Yani kısacası uygulanabilir, yaşanıla bilinir Aleviliği anlattı.

Peki sen neyi anlatıyorsun?

Göbeklitepe de nasıl ibadet ediyorlardı?

Ya ben daha dedemin nasıl yaşadığını bile doğru dürüst bilmezken 12 bin yıl önceki bir uygarlığı nasıl benim şu an ki inancım ile bir tutabiliyorsun?

Her şeyden önemlisi öyle olsak bile bu benim ne işime yarayacak?

Çocuklarım ibadet ettiklerinde nasıl ibadet edecekler?

Hangi duaları edecekler?

Bu durumda senin dediğin Alevilikte Allah yok, Peygamber yok, Hz. Ali yok.

Bu durumda ne var?

O tapınaklarda insanda kurban ediliyormuş, şimdi insan mı kurban edelim tanrılara?

Neyin kafasını yaşıyorsunuz böyle?

Bunları diye diye çevremizde insan kalmadı, yolumuzu süren insan kalmadı, şükür herkesin inancında şüphe oluşturdunuz, kafasını karıştırdınız ve bizi temelsiz bırakmaya çalışıyorsunuz.

Dua edeceğiz, bizde dua yok diyorsunuz.

Kurban Bayramı’nı kutlayacağız, bizde Kurban Bayramı yok diyorsunuz.

Nevruzu Hz. Ali’nin doğum günü olarak kutlamak istiyoruz, Hz. Ali o tarihte doğmadı diyorsunuz.

O yok, bu yok, şu yok; Sahi bizde ne var?

Şimdi sen 12 bin yıl falan filan diye nutuk çekiniyorsun, herkese defalarca dedin ki ben hiçbir şeye inanmıyorum.

İnanmıyorsan neyin kavgasını veriyorsun.”

Böyle yüksek sesle konusunca haliyle dinleyenlerinde bir kısmının desteğini aldı.

Yönetici can her ne kadar öyle değil, böyle, böyle değil, şöyle demeye çalıştıysa da çok fayda etmedi.

Bu durumda bir kez daha anlaşılıyor ki söylediklerimizin hayatta karşılığının olması, içinin dolu olması gerekiyor.

Başta belirtmiştim ki inandığım Aleviliği tüm insanlıkla buluşturmaya çabalıyorum.

Hayatta karşılığı olmayan, kendimin yaşamadığı bir Aleviliğin neyini insanlığa anlatabilirim ki?

Söylediklerimizi kendimizin yaşaması, yaşamaya çalışması gerekiyor.

Geleneksel Alevilik yaşanılıyor ve hayatta karşılığı var.

Sayısız insan şu an geleneksel olarak ibadetini yapıyor, Alevi inancının ön gördüğü yaşamı ailesi ile beraber yaşamaya çalışıyor.

Fakat kafası allak bullak olanlar dedikleri ile sınırlı kalıyor, dediklerini yaşayamıyorlar.

Yaşayacak bir durumları da yok, neyi yaşayacaklar ki?

Hitit tapınaklarında yapılan tanrılara insan kurban etme törenlerimi yapacaklar, yoksa daha sapıkça geleneklerimi yaşatacaklar.

Dolayısıyla bu inanç yaşanılıyor ve yaşamak isteyenler bu inancı yaşayanlara bakmalı, onları rol model almalı.

Diğer türlüsü laf olsun, torba dolusundan başka bir şey değildir ve üzerinde konuşmaya dahi değmez.

Remzi Kaptan

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!