atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Alevilerin Davası Hak Davasıdır

Aleviler, savundukları davalarında sonuna kadar haklıdırlar.

Nedir Alevilerin davası?

Alevilerin derdi, davası eşit yurttaşlık temelinde diğer inanç mensupları ile aynı değer ve haklara sahip olmaktır.

Hala, utanç verici bir şekilde Alevilik inancını inkar ve yok sayma devam ediyor.

Aleviler ne yazık ki Sünnilerle aynı eşit haklara sahip değiller.

Oysa bu devlet herkesin devleti değil mi?

Bu devlet vergi alırken, askere alırken Alevi-Sünni ayrımı yapmadan herkese eşit davranıyor.

Fakat haklar söz konusu olduğunda Alevilerin hakları verilmiyor, inanç ve değerlerine saygı gösterilmiyor ve ısrarla ve her yol ve yöntem denenerek “Sünnilik biricik ve yegane doğru inanç” olarak dayatılıyor.

Sünnilik dışında kalan diğer inançlar “batıl, yanlış” oluyor, Sünnilik ise tek doğru inanç oluyor.

Böyle bir anlayış ve zihniyet hakim olduğu için Alevilerin ibadetleri, ibadethaneleri, gelenek ve değerleri kabul görmüyor.

Yıllar yılı devlet böylesi bir siyaset izledi; Alevileri yok sayma, inkar etme ve asimle etme siyaseti.

Bu siyasetin sonucu öyle bir toplum gerçekliği ortaya çıktı ki; kendisi dışındaki her inancı batıl, sapık ve kafir olarak gören, kendisini ise tek ve yanılmaz Hak inancı olarak kabul eden ve buna neredeyse iman esası olarak inanan bir toplum gerçeği.

İşte meselemiz birazda burada düğümleniyor.

Sadece devlet ve onun yamuk yöneticileri değil, bu devletin yıllar yılı zihinlerine dayatmış olduğu tekçi anlayışın hakim olduğu bir toplum gerçeği.

Bu toplumdan kişilere diyoruz ki; “Alevilikte en az sizin inancınız kadar kutsal, saygın, değerli ve Hak inancıdır”.

Bunlar ise böyle bir söylemi kesinlikle kabul etmedikleri gibi adeta kendi inançlarına saldırı olarak algılıyorlar.

Yıllar yılı beyinleri tekçi anlayışla doldurulduğu için ve kendilerinden başka bir inancında en az kendi inançları kadar doğru ve saygın olabileceğini kabullenmiyorlar ve başlıyorlar bin bir izah ile kendi inançlarının ne kadar doğru, biricik, yanılmaz ve hakikat olduğunu anlatmaya.

Kendi inancımızı ve değerlerimizi, en basit insani haklarımızın neler olduğunu anlatma fırsatı dahi vermeden din ve inanç hakkında bildikleri tüm bilgileri üzerimize boca ediyorlar.

Böylece ne kadar güçlü bir argümana sahip olduklarını ve inancımızın “temelsiz ve boş olduğunu” güya kanıtlamaya çabalıyorlar.

Evet, böylesi bir devlet ve toplum gerçeğinde Alevileri ve Aleviliği savunmak elbette ki kolay ve bedelsiz bir mücadele değildir.

Tüm bedel ve zorluklara karşın Alevilerin davası hak davası olduğu için, yani Aleviler davalarında haklı oldukları için zerre kadar çekince göstermeden ve en ufak bir adım dahi geri durmadan mücadele ve doğruları anlatma çabası devam etmelidir.

Biliyoruz ki haklı olan eninde sonunda galip gelecek ve haksız olanda insanlığın vicdanında mahkum olup tarih sahnesinden silinip yok olacaktır.

Bu bilinç ile verdiğimiz mücadelemizde kesinlikle inançsal özümüzün de en az Sünnilik veya başka bir inanç kadar doğru olduğuna kesinlikle iman etmeliyiz.

Yani egemen ve çoğunluk olan her zaman için tek doğru ve Hak inancı değildir.

Yine egemen olanın iktidar araçlarını kullanarak kendi inancına dair çalışmaları yapması ve bu doğrultuda işte ilahiyat fakültesi mezunlarının (tek görevleri maaşlı olarak dini yaymak olanların) çok olması ve bunların kendi inançlarını tüm topluma yegane ve biricik Hak inancı olarak yansıtmaları bizler için inancımızın gerçeklerine dair söylediklerimizde çok anlam ifade etmiyor.

Şöyle ki; inancımızın yanlış veya doğru olması yalnızca bizleri ilgilendirir.

Bizler neye inanıyorsak inanalım, bu bizlerin sorunudur.

Eğer inancımız size göre yanlış ve doğru değilse bile bu bizlerin sorunudur.

Sizin inancınız size, bizlerin inancı bize göre doğrudur.

Sizin doğrularınızı kabul etmiyor oluşumuz bizi kafir ve zındık yapıyorsa, bu bizlerin sorunudur.

Size düşen; inancımıza saygı göstermeniz ve inancımızın sizin inancınız kadar kutsal olduğunu kabul etmenizdir.

Yalnızca kendisini doğru kabul etmek, kendisi gibi olmayan herkesi kafir ve cehennemlik görmek ve kendisini ise Allah dostu olarak görmek tekçi bir anlayışın oluşturduğu sakat bir inanıştır.

Bu sakat anlayıştan doğru bir yaklaşım ortaya çıkmaz.

Bu sakat anlayışı insanlık kabul etmez ve buna boyun eğmez.

Bizde eğmiyoruz ve eğmeyeceğiz.

Etnik ve dini kimlikler insanlık için zenginliktir.

Kimin Hak inancı olduğunu kimin ise batıl olduğunu insanlar değil, Allah bilir.

Kimse başka bir kimseyi kendisi gibi inanmıyor ve ibadet etmiyor diye cehennemlik olarak göremez.

Söylediklerimiz ve taleplerimiz son derece açık ve nettir; bizler varız, inancımız en az sizin inancınız kadar doğru ve Hak inancıdır.

Madem Allah'a inanıyorsunuz o halde bize zulüm etmek ve inancımızı inkar etmek yerine inancımıza saygı duyun ve en tabi insani haklarımızın yasal güvencede olmasına karşı çıkmayın.

Şöyle farz edin: eğer siz değilde bizler çoğunlukta olsaydık ve örneğin size deseydik ki “camiler doğru ibadet yerleri değildir, cemevlerine gelin ibadet edin”.

Ve yine deseydik ki; “ibadetiniz namaz doğru değil, cem ibadeti en doğru ibadettir, ceme gelin”.

Ve yine deseydik ki; “Ramazan orucu yanlış bir oruçtur onun yerine doğru olan Muharrem Orucunu tutun”.

Ve yine sizlerden aldığımız vergilerle cemevlerinin her ihtiyacını karşılayıp camileri yasal olarak tanımasaydık.

Ve çocuklarınıza okullarda zorla Aleviliği öğretseydik.

Ve devletin tüm imkanlarını seferber edip sizi asimle etmeye çalışsaydık, köylerinize cemevleri yapsaydık ve her fırsatta inancınızın yanlış olduğunu dile getirip tek ve biricik doğru inancın Alevilik olduğunu söyleseydik.

Ve, ve, ve...

Sizler acaba bu durumda kendinizi nasıl hissederdiniz?

Haklı olarak isyan etmez, davanızı savunmaz mıydınız?

İşte bizlerin yaptığı budur.

Bunun için davamızda haklıyız ve haklı olan bir davada eninde sonunda zafer gider.

 Remzi Kaptan

 

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!