atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Ehlibeytten Başka Dostumuz mu Var

Cd çalardan Tolga Sağ'ın sesi yükseliyordu. Şah İsmail Hatayi'nin 'Necedir Ağlarsın' dizelerini söylüyordu. “Ehlibeytten başka var mıdır dostum”,  dizesini söylediği zaman masaları sildiği bezi elinden bıraktı Zehra ana. Az ileride bu akşam yapılacak söyleşi ve muhabbet için fazladan  masa ve sandalyeleri düzenleyen hayat arkadaşı, candaşı Rıza'ya baktı.

“Ne güzel dile getirmiş Şah İsmail Hatayi; 'Ehlibeytten başka var mıdır dostum”, dedi Zehra ana. “Ehlibeytten ve Ehlibeyti sevenlerin dışında dostumuz yok. Olması da zaten mümkün değil. Bizler için Ehlibeytti sevmek, onların izinde gitmek, onlarla aynı inanca mensup olmak yaşamın temel gerekçesi. Fakat işte Rıza candaşım bunu daha en yakın çevremize bile anlatamamışız” diye devem etti Zehra ana.

“Evet” dedi Rıza baba. “Ehlibeytin aşkını, Ali sevdasını, yaşamın temel varoluş nedenini en yakınımızdakilere dahi analatamamışız. Bu bizlerin eksiği mi yoksa bizlerin dışındaki nedenlerden mi kaynaklanıyor?”

“Bilemiyorum Rıza, belki ikisi birden, belki daha başka nedenleri vardır. Ama bildiğim tek şey;  bu aşk halini yaşamanın güzelliğidir.”

“Eyvallah, aşkın daim olsun, aşkımız daim olsun. Hak bizleri bu yoldan ayırmasın.”

“Allah Allah” diyerek Rıza babanın söylediklerine katıldı Zehra ana ve işlerine kaldıkları yerden devam ettiler.

Rıza ve Zehra canlar 30 yıldır birlikte kemalet yolunda menzil almaya çalışıyorlar. Karınca kararınca bu yola ve değerlere hizmet ediyor, ellerinde ne geliyorsa onu yapıyorlar.

Bu dernek kurulduğu ilk günden bu yana, yani 19 yıldır aralıksız bu derneğe üyeler, yönetimin her kademesinde görev alıyorlar, kimse bir şey talep etmeden ne görev, sorumluluk ve iş varsa onu yapıyorlar.

Maddi olarak da derneğin ayakta durması, kırasını karşılayıp daha iyi hizmet etmesi için güçleri neye yetiyorsa onu yapıyorlar.

Yine derneğin cemevine dönüşmesi için, daha görkemli ve güzel bir yapıya kavuşması için çokça çabanın sahibiler.

Kaldıkları şehirde 8 bin Alevi yaşıyor.  Zehra ana ile Rıza baba (dernek yönetimden canlarla) bu Alevilerin neredeyse hepsini evlerinde ziyaret edip cemevi için destek istediler, yine şu an ki mevcut derneklerine davet edip faaliyet ve çalışmaları hakkında bilgiler verdiler.

Ne yazık ki çok küçük bir kesimin dışında genel olarak duyarsız kaldı canlar.

Alevilik dersine dahi 8 bin Aleviden ancak 11 tanesi çocuklarını gönderdi. Bu çocuklardan bazıları zaten dernekte aktif olan canların çocukları.

Bütün bunları dikkate aldıklarında Ehlibeyte daha çok sahip çıkıyor, daha çok çalışma yapma azmi ve gayretine sahip oluyorlar. Oysa tersi olması gerekirdi. Yani bunca duyarsızlık ve kendine yabancılaşmışlık içinde Rıza ve Zehra canların ve onlar gibi hizmet eden nice nice canların pes etmesi ve bıkması gerekirdi. Ancak pes etmek, bıkmak, yorulmak şurada dursun; daha bir aşkla, daha bir ikrarla, daha bir tutku ve istekle yola bağlılık devam ediyor, hizmet devam ediyor.

İşte şimdi yine bu iki can herkesten önce gelmiş, derneği temizleyip düzenliyor ve akşamki söyleşi ve muhabbete hazır hale getiriyordu. Üstelik bunu büyük bir istek, aşk ve tutkuyla yapıyorlardı.

Zehra ana ve Rıza baba derneği temizlemiş, düzenlemiş, çayı hazırlamış ve lokmaları masalara koymuşlar sohbet için her şeyi hazır hale getirmişlerdi.

Bu güne kadar çok sayıda Alevilikle ilgili kitap yazan, fikir sahibi olan ve yine inanç önderi konumunda olan dedeleri çağırmışlardı derneklerine. Her birisinden az veya çok, olumlu veya olumsuz bir şeyler öğrenmişlerdi.

Bu akşam davet ettikleri kişi ise çok tanınan birisi değildi. Dernekte bir gencin ısrarı üzerine davet ettiler. İnternet'ten çok sayıda yazıları olan ve güncel sorulara-sorunlara Alevilik bakış açısıyla anlaşılır cevaplar veren birisiymiş.

Zehra ana ve Rıza baba genelde televizyon izledikleri için ve yine basılı kitaplar okudukları için bu gelen kişiyi tanımıyorlardı.

Sohbet için belli bir konu seçilmediği için söyleyişi yapan yazar kısaca kendisini tanıttı ve sonra daha önce başka yazarların söylemediği şeyler söylemeye başladı.

O konuştukça Zehra ana ve Rica babanın yürekleri coştu, kabardı, taştı. Adeta onların hislerine tercüman oluyor, onların dile getirmekte zorlandığı düşünceleri ve hatta duyguları dile getiriyordu.

“Sizleri daha fazla yormamak için ve karşılıklı muhabbet edebilmek ve varsa sorularınıza cevap vermek için sohbetimizin ilk bölümünü kapatmak istiyorum. İkinci bölüme, karşılıklı sohbet etmeye geçmeden önce son olarak şunları söylemek istiyorum: Madem yola çıktık, madem yüreğimiz Ali aşkı ile dolu, madem alıp verdiğimiz her nefes bu yolun daha da güzelleşmesi için; o halde pes etmeyeceğiz. İnatla, kararlılıkla, azimle, daha bir bilinçlenerek, daha bir yolumuza ve değerlerimize bağlanarak, daha bir doğrularımızı sahiplenerek tutkuyla bu yolu sürmeye devam edeceğiz.

Sünnileştirmek, Şiileştirmek, Hristiyanlaştırmak, ateistleştirmek, çeşitli milliyetçiliklerin ve ideolojilerin arka bahçesi haline getirmek isteyenlere rağmen yolumuzu sürmeye devam edeceğiz.

Hak ve hakikatin peşinde olanlar, Hak ve hakikati en iyi şekilde insanlığa sunan Alevilik inancını her şart altında savunmalı ve temel değerlere olan inançtan, bağlılıktan asla ama asla taviz vermemelidir.

Bazıları bir çok neden ötürü Aleviliğini inkar ediyor, saklıyor gizliyor. Bu doğru ve mertçe bir tutum değildir.

Aleviliğimizi inkar etmek, geçmişimizi ve bizleri bu güne kadar yaşatmış olan her tür inançsal değeri ve bu inançsal değerlere bağlı olarak düşünsel ve kültürel değerleri de, doğruları da yok saymak, inkar etmek demektir. Bunları inkar etmekle, yok saymakla bir noktada bunca değeri sıfırlamakla aslında kendi kökümüzü kurutmuş olmaktayız.

Aleviliğimizi inkar etmek, yok saymak, yeteri kadar anlam ve önemi vermemek demek kendi inançsal, düşünsel, kültürel, duygusal ağacımızın köküne balta ile vurup yer ile yeksan etmek demektir.

Aleviliği içselleştirerek, Alevilik değerlerini özümseyip yaşama geçirerek yani Alevi kalarak çok daha görkemli bir yaşamın, anlamına uygun bir yaşamın sahibi olabiliriz.

Alevilik bizlerin en sağlam dayanağıdır. Öylesine sağlamdır ki asırlardır hiç bir fırtına, rüzgar, kar-kış onu yerinden edemedi. Edemediği gibi bunca darbeler daha da güçlendirdi. Bizler, bu her tür zorluklardan güçlenerek çıkmış olan sağlam dayanağın farkında değiliz ve çoğu zaman bizlerde mevcut olanı başka yerlerde aramaktayız. Oysa çok azıcık bir gayretle, çabayla aslında  aradıklarımızın özümüzde saklı olduğu görebiliriz.

Aleviliğin az çok yaşandığı bir atmosferde büyümek, kişilik bilincine ulaşmak bir ayrıcalıktır. Bu şansın, ayrıcalığın devam etmesi için Alevi kalmaya devam etmeliyiz.

Alevi kalmak, asırlardır binlerce erenin hizmet etmiş olduğu bu dosdoğru yolda yürümek demektir. Bu yolda yürümek bizleri kazaya belaya uğratmadan hedefimize ulaştırır. Çünkü bu yol her tür kirden, engelden, yanlıştan, kötülerden arındırılmış bir yoldur.

Alevi kalarak arınmışlarla olmayı tercih ediyoruz. Oysa bundan vazgeçtiğimizde ise yoldan çıkarak her tür olumsuzluğa karşı savunmasız  hale gelmiş olur ve en ufak darbede yok olup gideriz.”  

Sözlerini bitirdiğinde en güçlü alkışı Zehra ana ve Rıza baba yapmışlardı. Zehra ana ayağa kalkıp bu sözleri söyleyen canı alnından öptü. O da Zehra ananın elini öptü.

“Yüreğine sağlık güzel oğlum. Allah senden razı olsun. Sana sormak istediğim ve seninle paylaşmak istediğim o kadar çok şey var ki” dedi Zehra ana. “Bu gece misafirimiz olur musun?” “Elbette ana, memnuniyetle.”

O akşam dernekte söyleşi bitince sabahın ilk ışıklarına dek Adem peygamberden Rica Şehrine, Gürüh-ü Naci'den Kerbela çölüne, Pir Sultanla Banaz yaylasından  Hacı Bektaş diyarına sayısız konu hakkında Hak kelamı ettiler.

Boşuna dememişti Şah İsmail Hatayi; 'Ehlibeytten başka dostum mu var' diye. Zehra ana ve Rıza baba daha bir aşkla Ehlibeytin dostluklarına bağlanmışlardı. Çünkü onların dostluklarının ötesinde dostluk yoktu.

 Remzi Kaptan

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!