atag logo1

Alevi Toplumu-Alevitische Gemeinde

ATAG e. V.

Tauben Str. 20,  70199 Stuttgart

email: alevitentum@yahoo.de   tel: 0173 780 56 17

Home/ Ana Sayfa

Kontakt

Spende/ Bağış

Remzi Kaptan

Sorularla Alevilik

Çocuklarımıza Aleviliği Nasıl Öğretebliriz?

Cem

Alevi Duaları- Gülbank

Die Alevitische Lehre

Alevi Teaching

Het Alevitisch Geloof

Ensenanzas del Alevismo

Doutrina Alevi

La Dottrina Alevi

Kitap/Bücher

Farklı İnançtan Kimseyle Evlilik

Her şeyden önce biz fetva makamı değiliz. Yani kimsenin hayatına, tercihlerine karışmak ve onları biçimlendirmek gibi bir gayemiz yok. Bizler sadece inancımıza dair ve inancımızın toplumsal yaşayışa etkilerine dair düşünce ve görüşlerimizi paylaşıyoruz. Söylediklerimiz bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Evlenmek, aile kurmak, çocuk sahibi olmak insan yaşamını daha da güzelleştirip anlamlı kılan şeylerdir. Özellikle çocuk sahibi olmak farkında olanlar için mucizeyle eşdeğer bir durumdur.

Evlilik ve bu evlilik sonucu oluşan aile; huzura, mutluluğa, farkındalığa, anlamlı yaşama ve inançsal gayeyle de uyumlu kemalete vesiledir. Elbette temeli sağlam olmayan, bilinçsiz ve öylesine bir evlilik sonucu oluşan ailede insana dünyada cehennemi yaşatan bir ortam oluşturur.

Evlilik iki insan arasında aşkın, sevginin, saygının, dostluğun, karşılıklı anlayışın sonucu oluşur.

Evlilikte aşk ve sevginin yanında akıl ve mantıkta önemlidir. Yani aşık olup sevdiğimiz kadar o kişinin huy ve davranışlarını, ahlak ve düşüncelerini de göz önünde bulundururuz. Yine maddi şartlar, eğitim ve yaşama ortak pencerelerden bakmak, aynı değerleri savunup ortak doğrularda bir araya gelmekte evliliklerde, birlikteliklerde esas alınanlardır. Böyle bir süzgeci olmayan evlilikler huzur ve mutluluk dolu aile yaşantısına götürmez.

Evliliklerde inanç ve inancın dominant kıldığı dünya görüşü de oldukça önemlidir. Bunu bir örnekle şöyle somutlaştırabiliriz: nasıl ki bir avukat bir ayakkabı boyacısıyla evlenmiyorsa, nasıl ki bir doktor bir su satıcısı ile evlenmiyorsa, nasıl ki bir opera sanatçısı bir çoban ile evlenmiyorsa aynı şekilde inançları ve dünya görüşleri, yaşama dair beklenti ve özlemleri bir birinden iki farklı insanda evlenmiyor. Evlenir diyenler ya kendini kandırıyorlar veya milyonda bir olasılığa inanıp genelleştirmemizi istiyorlar.

Evliliklerde aynı inanç değerlerini, dünya görüşünü paylaşmak önemlidir. Bu aynılılıklar farklı olduğu zaman evlilikler yürümüyor. Sayısız kez denendiği halde tecrübeyle sabittir ki yürümüyor.

Biraz daha somutlaştırırsak; Alevi inançlı kimseyle Sünniliğe bağlı kimselerin evlilikleri ciddi sorun ve sıkıntıları beraberinde getiriyor ve yürümüyor. Özellikle Sünni erkeklerle yapılan evlilikler Alevi kadınları için dayanılmaz sıkıntı ve sorunlarla doludur.

Elbette Sünni olup bağnaz olmayan kimselerle yapılan evliliklerde sıkıntı doğmuyor. Yani Sünniliği dayatmayan, Sünniliğin yegane ve biricik doğru inanç olduğunu dayatmayan, Sünni ahkamını, ibadet ve inanç anlayışının uygulanmasını yani Alevi kadına namaz, ramazan orucu, türban ve diğer Sünni inanç uygulamalarını yegane doğru inanç diye dayatmayan kişilerle evliliklerde sorun çıkmıyor. Bu tür evlilikler zaten bu değerlendirmenin dışında kalıyorlar.

Burada esas olarak Sünnilik uygulamalarını hayatında praktize eden kimselerle yapılan evlilikler değerlendiriliyor.

Alevi inançlı hanımların bu konuda bir değil, bin defa düşünmesi gerekiyor. Sonuçta evlilik ciddi bir iştir, aile kurumu insan hayatındaki en önemli kurumdur ve soyun devam etmesi bu evlilik sonucu meydana geliyor.

Ortak değerleri paylaştığımız kişiyle mi daha mutlu oluruz yoksa bizlerin değer ve doğrularına aykırı, bizlerin yaşam ve inanç tarzına karşı birisiyle mi?

Keşke tüm toplumlar farklılıkları zenginlik olarak algılayıp hoşgörü göstererek, saygı duyarak farklılıkları kabul etse. Ancak ne yazık ki var olan gerçeklik keşkelerle sınırlı kalıyor. Var olan bu gerçeklikte hala kavmiyetçilik, etnik kimlik ve en önemlisi inanç kimlikleri bir biriyle çatışma halindedir. Hele Ortadoğu coğrafyası tam anlamıyla aşağılık politikacıların, üçkağıtçı siyasilerin kışkırtmış olduğu inanç savaşına sahne olmakta ve her gün onlarca insan sırf inancı farklı diye katledilmektedir.

İnançtan, etnik kimlikten dolayı ölümün olduğu yerde yobazlık ve fanatizm kaçınılmazdır. Bir noktada yobazlık bu çatışmaları kışkırtıyor. Böylesi bir toplumsal yapıda farklı kimliklerin eşit ve özgür bir şekilde bir arada yaşaması, barış ve huzur içinde birlikte güzel yarınlar inşaa etmesi şu an için ve orta vadede ne yazık ki mümkün görünmüyor.

Böylesi bir ruh haline sahip toplumlarda farklılığa saygı ve onu o haliyle kabul etme yerine ya yok etme veya kendi kimliğini dayatma hakimdir. Bize göre bunu somutlaştırdığımızda Sünni bir beyle yapılan evlilikte Sünni beyin Alevi hanıma, onun inançlarına saygı duyması ve onu olduğu gibi kabul etmesi mümkün değildir. Aksine Sünni bey kendi inancını yegane doğru inanç olarak biliyor ve herkesin kendisi gibi olmasını istiyor.

Bu durum sadece Alevi hanımlarla yapılan evliliklerde değil, kendisinden farklı herkesle yapılan evliliklerde böyle. Örneğin belki defalarca tanık olmuşsunuzdur; ülkemize turist olarak gelmiş olan herhangi bir inançtan kimse ile yapılan evliliklerde nikah töreni sırasında bile türban takılıyor, o kişi Sünni oluyor ve adını da ona göre değiştiriyor. Yani o kişiyi asıl o kişi yapan tüm değer ve doğruların bir anda sıfırlanması sağlanıyor.

Bu doğru ve sağlıklı bir yaklaşım değildir. Doğru olan farklılığa saygıdır. Başka inançlarında doğru olabileceği gerçeğidir. Bu da olmadığına göre mutlu bir evliliğin yolu aynı doğru ve değerleri paylaşanlar arasında mümkün olabilmektedir.

Remzi Kaptan     remzi.kaptan@yahoo.com

 


Statistiken

 

Anrede:
Ihr Vorname:
Ihr Name:
Telefon-Nummer:
eMail:
Grund Ihrer Nachricht: Ich habe eine Frage
Ich habe einen Vorschlag für Ihre Seiten
Ich habe eine Kritik anzubringen
Text:

 

Kopieren nur mit Quellenangabe/Kaynak gösterilmeden kullanilamaz!